...Ve Gezi, tüm beyaz
yakalılara başka bir şey daha öğretti: Beyaz yakalılar geceleri
Gezi'de özgürlüğü tattılar. Ve gündüzleri yine gündelik
köleliği tattıkları fabrikalarına, ofislerine geri gittiler.
Kimileri bunu kutsadı; Clark Kent gibiyiz diyenler de çıktı,
kendini Matrix'teki Neo'ya benzeten de. Ama çoğunluk, bu gerçeğin
altında ezildi. Bu şizofreniyi kabul etmedi. Ve artık
işyerlerinde, oraların da özgürleşmesi gerektiğini farketmeye
başladılar. Düne kadar işyerlerinde yaşadıkları hayatı gerçek
hayatlarından çalınmış olarak gören binlerce çalışan,
yalnızca işten sonra arta kalan zamanlarını “özgürce”
yaşamanın yetmediğini, artık o çalınan hayatın da özgürleşmesi
gerektiğinin farkına vardı. Yani Gezi, işyerlerinde de artık
daha muhalif olmamız gerektiğini, oralarda da dayanışmamız,
oralarda da örgütlenmek zorunda olduğumuzu öğretti. Kısacası
Gezi, hayatın, işiyle, eviyle, sokağıyla, eğlencesiyle bir bütün
olduğunu, yalnızca iktidarın, politik yöneticilerin değil,
gündelik hayatımızı, işyerlerimizi yönetenlerin de artık bizi
yönetemeyecekleri bir yaşam kurmamız gerektiğini öğretti....
Yazının devamını yeni adresimizden okuyabilirsiniz:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder