14 Kasım 2012 Çarşamba

Seni duyabilir!

-Demin o elemana ne dedin?
-Daha hızlı çalış dedim.
-Ona ne kadar ödüyorsun?
-Günde 50 lira.
-Ona vereceğin parayı nereden buluyorsun?
-Ürünlerimi satıyorum.
-O ürünleri kim yapıyor?
-O yapıyor.
-Bir günde ne kadarlık üretiyor?
-En fazla 150 liralık.
-Ve sen ona 100 lirayı vermiyorsun. Ama o, senin ona daha hızlı çalış demen için sana günde 100 lira ödüyor ha?
-Ama makineler benim!
-Peki o makineleri nasıl aldın?
-Ürünleri satıp, kazandığım parayla makineleri aldım.
-Peki ya onları kim üretti?
-Kes sesini artık! Seni duyabilir!

6 Kasım 2012 Salı

İşyerleri ve sosyalizm

Dazayn, twitter'da şunu twittlemişti; “Calismamak uzerine methiyeler haz verir. Ama calismak zorundayiz. Onun icin sosyalizm=tatil laflarina aldirmadan,isyerimizde orgutlenelim!


Haklı olarak bize şu soru gelmişti; “sosyalizm herkese is ve daha kısa calışma süreleri ile sosyal ve kültürel aktivitelere daha fazla vakit ayırmayı hedeflemez mi?


Biz de şöyle cevap vermiştik; “Tabi ki. Ama bu calisma olmayacak ya da isyerleri hiyerarsisi ayni kalacak, biz az calisacagiz demek degil ki.” “Baslangicta yeni ekonomik ve isyeri modellerini uygulamak ve kapitalist uretimden daha verimli oldugumuzu gostermemiz gerekecek.

İşsizlik nasıl engellenir?

 
İşsizlik yalnızca zaman zaman başımıza gelen bir dert değil. Çalışırken bile derdimiz. Çünkü işsizlik korkusuyla sesimiz kesiliyor. İşyerlerindeki muameleye karşı çıkamıyoruz. Keyfi ya da sistemli kötü davranışlara laf edemiyoruz. Emir kulu gibi görülmeye isyan edemiyoruz. Üç kuruşa ve verimsizce günde 16 saate varan çalışmaya karşı koyamıyoruz. Artık psikolojik sınırımız neredeyse, gelene ağam, gidene paşam deyip duruyoruz. Gıkımızı çıkarsak, adamlar bizi atar, tazminat bile vermez, ortalıkta kalırız diye düşündüğümüzden susuyoruz.