13 Mart 2013 Çarşamba

Müdürleri nasıl biliriz?



Uzunca bir süreden sonra merhaba! Konumuz müdürler. Yani beyaz yakalıların “ustabaşıları”.

İyi müdür, kötü müdür var mıdır? Tabi ki vardır. Hayatınızı kolaylaştıran müdürler vardır, hayatınızı zindan eden müdürler vardır. Eğer “iyi” sıfatını gündelik hayatımızda kullandığımız gibi algılayacaksak. Çalıştığınız işyerinde hayatınızı kolaylaştıran müdürler iyi müdür kategorisine girer. Her çalışan bu ayrımı bilir.

Kötü müdürlerin çok çeşidi vardır. Bazı müdürler “micro-management” hastasıdırlar. Yani siz iş yaparken, bir şeyleri yetiştirmeye, akşam zamanında çıkabilmek için asla bitmeyen işleri bitirmeye çalışırken sizden saat başı hesap sorarlar. Akılları sıra sizi sıkıştırarak daha hızlı iş çıkarmanızı sağlamaya çalışırlar. Akılları sıra dedik ama, gerçekçi olmak gerekirse gerçekten bu şekilde çok iş çıktığı da olur. Kalite düşer, siz diğer işleri ağırdan yapmak için fırsat kollarsınız, hayatınız zindan olur, ama önemli değil. Kendi üstlerine işbilir edayla raporlar yazarlar. Raporlara yaptıkları mobbing hakkında kendilerini öven küçük ayrıntılar koymayı ihmal etmezler.


Bazıları açıklarınızı kollarlar. Hababam Sınıfı'ndaki şu Kül Yutmaz hoca gibi, devamlı sizin yapmadıklarınızı bulup çıkarır. Sizle köşe kapmaca oynar. Saat 6'da mı çıkıyorsunuz? 5.50'de asla yanıt veremeyeceğiniz sorularla tepenize dikilirler. Amaç tabi ki sizi bir 2-3 saat daha orada tutmaktır. Performans değerlendirmeleri geldiğinde, o yapmadıklarınızı sizin burnunuzdan fitil fitil getireceğinden emin olabilirsiniz.

Bazı müdürler, paniktirler. Üstlerinden en küçük bir söz işittiklerinde paniklerini herkese yayarlar. Çoğu aslında panik felan değildir. Yalnızca iş yapıyor görünmek için sessiz sinema dönemlerindeki karakterler gibi hızlı hızlı konuşur ve hareket ederler. Gerçekten panik olanlarsa çalışanlarında yalnızca öfke ve acıma hisleri uyandırır.

Bazıları, vicdansızdırlar. Eğer kendisini sizi harcayarak temize çıkaracaksa gözünü bile kırpmaz. Hatta kendisini kurtarma durumu bile gerekmeyebilir bunun için. Yalnızca kendi amirlerinin gözüne girebilmek için bile herkesin gözü önünde size gider yapar.

-Ve bu da İgor... O, insanların çalışma zamanlarında çalıştıklarından emin olmaktan sorumlu!


Bazıları ego sahibidirler. Onlarla aşık atmak tehlikeli ve yasaktır. Bazıları birikimli, bazıları ise küt kafalı olurlar. Ama ortak özellikleri, işten çok egolarını tatmin etme istekleridir. Zaten bilirler ki, eğer egolarını tatmin ederlerse, eğer çalışanlarını kendilerinden aşağı konumda bırakırlarsa her şey otomatik olarak yürür.

Ama en tehlikelileri bu kötüler değildir. Çünkü siz, oları nasıl idare edeceğinizi ya da daha iyisi onlarla nasıl başa çıkacağıızı öğrenirseniz, kuzu gibi olurlar. Hele hele de bu işi diğer çalışma arkadaşlarınızla birlikte yaparsanız, sizi kimse tutamaz. Devrim yapın demiyoruz. Bu sorundan muzdarip iş arkadaşlarınızla kouşun, birlikte plan yapın diyoruz. Sırf sizi hedef alıyor olamazlar ya. Bir şekilde, bir ara kasap döner sap döner, gün gelir hesap döner. Onların da günü gelir.

Bunu onlara hatırlatın ve güvendiğiniz arkadaşlarınızla kafa kafaya verin. Gününüzü, ayınızı, yılınızı, savaşınızı planlayın. Hile yapın. Tuzak kurun.

Sizce ahlaksızca mı bu söylediklerimiz? Adamlar sizin üzerinize basarak yukarı yükseliyorlar; size yapmadıklarını bırakmıyorlar. Ama size göre bu söylediklerimiz, yani ezilenlerin kendilerini ezenlere karşı birlik kurması ahlaksızca, öyle mi?

Peki hadi ahlaksızca olsun. Bari, kendinizi ezdirmemek için birbirinizle dayanışın. Birbirinizin açıklarını kapatın. Kolektif iş yapın. Birbirinizi övün. Bir elin nesi var, iki elin sesi var, değil mi?

Ne o? Rekabet yüzünden bunu yapamayacağınızı mı düşünüyorsunuz? Daha önce denediniz ama hep satılan siz mi oldunuz? Gerçekten denediğinize emin misiniz? Yoksa, denemiş gibi mi yaptınız? Bu soruyu kendi kendize sormalısınız. Çünkü, aslında size çok yakın bir çok insan var iş yerinizde. Hepsi birden satamaz ya. Mutlaka birileri vardır. Arayın bulun ve kendi işyeri çetenizi kurun.

Müdürler, managerlar, usta başları, adları ne olursa olsun, kapitalist hiyerarşide yükselmiş tüm bireyler elbette bizim kazanmamız gereken insanlar. Onlarda, iş anlamında, know-how anlamında gerçekten değerli bilgiler var. Ama hep söylediğimiz gibi, iş ekmek parası olunca en iyi müdürler bile celladınız oluverirler. “Altındakilerin yarısını kov ve diğer yarısıyla aynı işleri yapmaya devam et. Etmezsen kendine yeni iş ara!” diyen bir yönetim, en iyi müdürü bile acımasız, açık kollayan birisi haline getirmeye yeter. Bunu asla unutmamak gerekiyor.

O halde müdürleri “iyi” insanlar haline getirmek, yetersiz. Onları yönetmeye çalışmak yetersiz. Yalnızca kendi aramızda dayanışma yetersiz. Yalnızca savaş için plan yapmak yetersiz. Yalnızca kendi hakkını yedirmemeye, kendini ezdirmemeye çalışmak yetersiz. Biz çalışanların aynı zamanda müdürlerin deneyimlerini edinebilecek, o deneyimleri massedebilecek, içerebilecek planlarımızın, çalışma şekillerimizin olması da gerek. Yani hedefimiz yalnızca zayıf düşmüş çalışanları yan yana getirmek olamaz.

Hedefimizi kapitalist hiyerarşiyi yıkmak, işyerlerinde işin kontrolünün biz çalışanlara geçmesini sağlamak, işyeri ortamını çalışanların yöneteceği çok daha demokratik bir yere doğru sürüklemek üzere genişletmemiz gerek. Bu olmadan gösterilecek her “dayanışma”, verilecek her “mücadele”, elde edilecek her “kazanım” eksik kalacak ve kolayca geri alınabilecek, iyi ama yetersiz ilerlemeler olacaktır. Ama bir kez işyerimizi demokratikleşmeye başlarsak, yani alınan kararlarda orada çalışanların da fikirlerinin alınmasından başlayarak, tüm kontrolün bize geçmesine kadar kapitalizmin bize dayattığı hiyerarşiyi yıkarsak işimiz çok daha kolaylaşacak.


8 yorum:

  1. Fıkra geliyor: Vücuttaki organlar aralarında müdür seçmeye karar vermişler.Böbrek demiş:Ben olmasam vücuttan sıvı atamazsınız,akciğer demiş:ben olmasam nefes alamazsınız,mide demiş:ben olmasam yiyecekleri ufalayamazsınız,böyle böyle. Göt de demiş ki:ben en önemlisiyim,ben müdür olmalıyım. Diğerleri demiş: "Hadi ordan,seni mi müdür yapcaz!" Sonra göt kendini kısmış kapamış herşey içeride birikmiş vücut altüst olmuş,"tamam tamam" demiş bütün organlar göte, "sen müdür ol." VE bundan sonra bütün götler müdür olmuş!

    YanıtlaSil
  2. ya burda resmen müdürleri örgütleyin deniyor, işçilere söyle bakalım fabrikada işçileri örgütlemek için ustabaşlarını örgütlemek gerek önce diye sana gülerler... kesinlikle deneyimden yoksun hayalk dünyasında yazılmış bir yazı, come to reality , dostum!

    YanıtlaSil
  3. Okuduğunu anlamamışsın adamım. Bir kez daha oku.

    YanıtlaSil
  4. 2. adsiz okudugunu anlamis.ama sacmalamis.kotu niyetli bunlar.bunlardan cok var.calistigi yerde degil sulalesinde ahkam keser bunlar.siz aldirmayin.

    YanıtlaSil
  5. ya sizi denemek için yapmıştım, ne söylediğini bilmeyen sizlersiniz! Müdürleri de örgütleyerek örgütlenebilirsin. Kural yoktur.Gerçekliğe göre pozisyon almak vardır. Bunu bile diyemediniz. Kim ahkam kesiyo acaba? Siz bize aldırmamaya devam edin , biz size aldırıyoruz , ne kadar saçmalanabilir limiti var mı merak ediyoruz.

    YanıtlaSil
  6. Anlattıklarımızı saçmalık olarak görüyorsanız, kendi fikirlerinizi yazabilirsiniz. Biz de sizin fikirlerinizle dalga geçmenin keyfine bakarız. Ama bizi takip etmeye devam ederseniz, belki kendi işyerinizde bir şeyler yapmak için harekete geçebilirsiniz. Anlattıklarımızın biri bile kafanıza girse, kardır bizim için. Kolay gelsin.

    YanıtlaSil
  7. ya siz kim işyerinde çalışma yapmak kim. Önce bir çalışan olmayı öğrenin , iş yerinde çalıştığınız takım arkadaşlarınızı ezmeyin... önce çalışkan bir işçi olun , kimsenin sırtında yük olmayın sonra örgütlenirsiniz. Laf değil bu işler...

    YanıtlaSil
  8. Ne yazık ki çoğunluk laf solcusunun yaptığı gibi boş konuşuyorsunuz. Bizim kim olduğumuzu bilmiyorsunuz bile. Tartışmaya bir katkınız olacaksa devam edebilirsiniz. Aksi halde sizin de kendi işyerinde bir şeyler beceremeyip, sağda solda sert "solculuk" rolü keserek, ün yapmaya çalışan klasik AKP dönemi solcularından olduğunuzu düşüneceğiz. Belki de daha beteri.

    Sorun çok basit: Kendi işyerinizde örgütleniyor musunuz? Cevap evetse, buyrun deneyimleriniz yazın. Aksi halde size ulaşılıncaya kadar hareket etmeyin ve hattan ayrılmayın. Bir arkadaşımız belirli bir süre içinde sizinle bağlantıya geçecektir. Kolay gelsin.

    YanıtlaSil