Herkes
köle gibi çalışmaktan şikayetçi. Etraf, ne amaçla yaptıklarını,
kime&neye faydasının olacağını bilmedikleri bir ürünün üretilmesinde,
ulaştırılmasında, pazarlamasında ya da satışında çalışarak geçimini sağlayan
ama çalışmasının karşılığını hiçbir zaman alamayan insanlardan geçilmiyor.
Durumundan memnun birkaç tatlı limoncu, koşulları haklı bulan biraz daha fazla
sayıda şuursuz ve daha çok çaresizliği öğrenmiş bir bezginler ordusu var. Bir
şeylerin yapılması gerektiğini düşünenler de var; iş saatleri dışında günün
geri kalan 1-2 saatinde harcadıkları zaman, enerji ve inançla çözüm üretmeye
çalışıyorlar. Part-time
devrimcilik yapmalarına rağmen bu çalışmalara tamamen yanlış
diyemeyiz, ancak bu zamana kadar koşullarımızda bir değişim yaratmadığı da
aşikar. Hatta tersine bir hareket söz konusu; kazanımlarımız artmıyor, her yıl
var olandan, hazır olandan biraz daha yiyoruz.
|
Robot Maria, Metropolis (1927) |
18.
yy'da gerçekleşen sanayi devriminden bu yana kademeli olarak dişleri arasına girdiğimiz
kapitalist sistem içinde, ne ürettiğimizi, ürettiğimizin kime&neye
faydasının olacağını bilmeden çalışıyoruz. İşimize kayıtsızlaştırıldık.
Yükselen fabrikaların gölgesi altında ellerimiz ile kafamızın arasına karmaşık
iş akış sistemleri, hiyerarşi zincirleri girdi. Ve bu akış içinde hayal gücünden
yoksun bırakıldık, kaybolduk, buyrulanı yapan birer insan otomatlara dönüştük.
Hayal gücünden yoksun, yaratımdan uzak, işimize
kayıtsız, makineleşmiş ruhumuzla şuursuzca çalıştığımız her geçen gün bizler birer
köleyiz. Çünkü kölelikte işi sahiplenme, ona kendinden bir şeyler katma söz
konusu değildir. Ne az, ne de çok; köle buyrulan kadar çalışandır, itaat-onay
mekanizmasıyla hareket eden canlı bir otomattır. (1)
Bazılarımız sisteme karşı durmak için çalışmaktan kaçarak ya
da işe kendinden bir şeyler katmadan, salla başı al maaşı mantığında çalışarak
pasif agresif bir tutum içine giriyor. Çalışmayarak sistemi yıkacağını sanan bu
arkadaşlar bilmeliler ki, pasif agresif davranışlar bizleri sadece daha iyi birer
köle haline getirir. Makineleşmiş ellerimizle, yaratımdan uzak kalmış ruhumuzla,
gösterileştirilmiş, estetikleştirilmiş tüm varlığımızla sadece buyrulanı
yaptığımız, buyrulmadığı zaman yan gelip yattığımız sürece, yönetilmek için
tasarlanmış otomatlara dönüşmekten kurtulamayacağımızın artık kabul edilmesi gerekiyor.