BASKI VE ŞİDDETE KARŞI DİRENENLERLE BİRLİKTE
ALANLARDAYIZ!
Taksim Gezi
Parkı’nın ranta kurban edilmesine karşı gelişen yurttaş duyarlılığını polis
terörü ile bastırmaya kalkışan AKP iktidarı Türkiye halkının vicdanının, hak ve
adalet arayışının güçlü duvarına çarptı.
AKP iktidarı
halkın bu onurlu tepkisine devlet terörüyle karşılık verme yolunu seçti. Hak ve
adalet isteyen insanlarımız öldürüldü, onlarcası sakat bırakıldı, binlercesi
yaralandı.
Medya iktidar
ablukası altına alınarak, Türkiye halkının özgürlükçü muhalefeti hakkında
muazzam bir çarpıtma ve karalama kampanyası
başlatıldı.
Ancak halkın
direnişi kırılamadı, önüne konulan bütün barajları birer birer
aştı.
Türkiye
halkının vicdan, hak ve adalet direnişiyle sarsılan AKP iktidarı, halkın büyük
direnişini kıramayınca, çevre duyarlılığına indirgemeye, yaygın polis terörü ve
despotik yönetim tarzına karşı halk tepkisini gayrı meşru hale getirmeye
girişti.
Türkiye’nin
özgürlüğe sevdalı insanları AKP iktidarının bu oyununa gelmedi. Halkın hak ve
özgürlüklerinden vazgeçmeyen ısrarlı direnişi karşısında AKP iktidarı halka
karşı, tüm dünyanın gözleri önünde akıl almaz ve vahşi bir saldırı kampanyası
başlattı.
Halk
direnişinin simgesi haline gelen Gezi Parkı ve Taksim Meydanı iktidarın polisi
tarafından kimyasal gazlar ve sıvılarla işgal edildi. Bu da yetmezmiş gibi başta
Kızılay olmak üzere ülkenin dört bir yanında kentlerde Dünya’nın gözü önünde
ölçüsüz polis şiddeti yaşandı. İnsanların kaybettikleri dostlarını uğurlamak
için yapacakları anma törenine dahi korkunç bir polis saldırısı
yapıldı.
Çocuklar ve
yaşlılar tüm insani değerler ayaklar altına alınarak gaza boğuldu,
hırpalandı.
Bu vahşi
saldırılarda yaralanan insanlarımız için oluşturulan revirler dağıtıldı,
doktorlar, hemşireler gözaltına alındı, tedavi araçları ve malzemeleri tahrip
edildi.
Halk
muhalefetine sahip çıkan milletvekilleri, uluslararası gözlemciler gazlandı,
coplandı.
Bu acımasız
polis şiddeti, bizzat Başbakan tarafından miting meydanlarında verilen
talimatlarla harekete geçirildi.
Ancak
özgürlük ve saygı isteyen halkımız, iktidarın tüm vahşi saldırganlığına inançla,
onurla, kararlılıkla, zekayla, aşkla karşı koymayı sürdürüyor. Özgürlük ve
onurun, hakkın ve adaletin direnişi büyüyor, tüm Türkiye’yi sarıyor, AKP
iktidarın sarsıyor.
Başbakan
Tayyip Erdoğan, halkımızın bu büyük direnişi karşısında giriştiği iç savaş
kışkırtıcılığının AKP tabanında karşılık bulmamasından çılgına dönerek,
dizginsiz bir baskı rejimi kurma yoluna girdi. Artık sokaklarımızda polis
TOMA’larının, Akreplerinin yanında Jandarma TOMA’ları ve askeri birlikleri de
görmeye başladık.
Bizler
Türkiye halkının hak, adalet, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin en köklü emek
ve meslek örgütleri olarak, AKP iktidarının despotik bir rejim oluşturma
yönündeki bu saldırganlığının durdurulmasını bugünün en yakıcı demokratik görevi
olduğu kanısındayız.
Bu nedenle 17
Haziran 2013 Pazartesi günü üyelerimiz iş yerlerine giderek bu saldırganlığa
karşı itirazlarını ifade edecek, aciller dışındaki hizmet üretimini durdurarak
şehirlerin merkezi meydanlarına yürüyeceklerdir. Halkımızı söz konusu
direnişimizde katkıya, hizmet alımından dolayı yaşanacak aksamalardan dolayı
anlayışa, eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye için alanlarda birlikte olmaya
çağırıyoruz.
DİSK (Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları
Konfederasyonu)
KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları
Konfederasyonu)
TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği)
TTB (Türk Tabipleri
Birliği)
TDB (Türk Diş Hekimleri Birliği)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder